Cibali Karakolu Hangi Ülkenin? Bir Şehir, Bir Anı
Kayseri’de geçen bir yaz akşamı, evde oturmuş, eski bir harita üzerinde dolaşan parmaklarımın arasında kayboluyordum. O sırada aklıma, yıllar önce okuduğum bir hikaye geldi. Hikayede, İstanbul’un kenar mahallelerinden birinde bulunan Cibali Karakolu’ndan bahsediliyordu. O an, bu eski karakolun adını düşünürken içimde bir hüzün ve merak belirdi. “Cibali Karakolu hangi ülkenin?” diye sordum kendi kendime. O günden sonra, Cibali Karakolu’nu keşfetmeye yönelik içimde bir istek doğdu. Ama bunu yaparken, sadece bir tarihi yerin ötesinde bir anlam aradım. Gerçekten anlamlı bir keşif olacak mıydı? Bunu bilmek istedim.
İstanbul’a Bir Yolculuk
Bir hafta sonra, Kayseri’den İstanbul’a doğru yola çıktım. Her şey bir anıydı aslında; Cibali Karakolu ve o eski harita. Benim için o an, geçmişin izlerini aramak gibi bir şeydi. İstanbul’un tarihi sokaklarında yürürken, her adımda bir keşif, bir belirsizlik vardı. Geçmişin o karanlık zamanları, bugün kadar yaşanmış tüm duygular ve düşüncelerle iç içe geçmişti.
Cibali Karakolu’nun olduğu sokakta yürürken, İstanbul’un karmaşasına karışmış bir şekilde eski binaların arasına gizlenmiş karakolu bulmayı umut ediyordum. Ama o kadar çok geçmiş vardı ki… Gözlerimi karakola odaklamaya çalışırken, şehirdeki her ses ve görüntü sanki bana bir şey anlatmaya çalışıyordu. Bir yanda sokak sanatçıları, diğer yanda kalabalık caddeler… Her şey bir karmaşa içinde, ama bir yandan da huzurluydu. O huzur, eski bir yerin bana ne anlatacağına dair duyduğum umutla karışmıştı.
Karakolun Önündeki Duraksama
Sonunda, Cibali Karakolu’na vardım. Karakolun önünde dururken, içimde bir heyecan vardı ama aynı zamanda biraz da hayal kırıklığı. Beklediğim gibi, karakolun binaları neredeyse yok olmuştu; bir kısmı terkedilmişti, bir kısmıysa yeniden restore edilmişti ama hiçbiri bana o eski karakolun ruhunu vermiyordu. Karakolun neredeyse silinmiş duvarlarına bakarken, içinde yaşanmış o kadar çok hikaye olduğunu hayal ettim ki… Orada yaşanan ne acılar, ne umutlar, ne bekleyişler vardı.
“Cibali Karakolu hangi ülkenin?” diye sordum tekrar kendime, ama bu sorunun cevabını bulmam çok daha zordu. Bir yanda tarihi Osmanlı İmparatorluğu’nun izleri, diğer yanda Türkiye Cumhuriyeti’nin modern yüzü vardı. Bu soruyu sormak, sanki bir dönemden başka bir döneme geçişi anlamak gibiydi. Cibali Karakolu, zamanın içinde kaybolmuştu ama kalbimde bir yerlerde hala bir iz bırakmıştı. Geçmişin taşlarını ararken, sadece fiziksel değil, duygusal bir keşif yapıyordum. Ve aslında, o karakolun ait olduğu ülke belki de zamanın her döneminde değişen bir yerdi. Bir ülkenin topraklarında, ama çok daha derin bir kimlik taşıyan bir yerdi.
Anıların Ardında
Birkaç saat sonra, Cibali Karakolu’nun yakınlarındaki kafelerden birinde oturdum. Etrafımda insanlar gülüp eğleniyor, birçoğu telefonlarına bakıyordu. Ama ben, düşündükçe düşündüm… İçimde bir soru vardı: “Cibali Karakolu hangi ülkenin?” Bu sadece bir mekan değil, zamanın yansımalarından biriydi. Kendi ülkemdeki değişim, geçmişi ve bugünü birleştiren o karmaşa, tam da bu karakolda yaşanmıştı. Kafemde, eski bir şarkı çalıyordu ve o an, geçmişin bugüne ne kadar yakın olduğunu hissettim.
Zaman geçtikçe, düşündüğüm gibi, Cibali Karakolu’nun ait olduğu yer sadece fiziksel bir alan değil, ruhsal bir yerdi. O eski karakol, İstanbul’un ruhunda, Türkiye’nin tarihindeki dönüşümde, bir halkın tarihindeki inişli çıkışlı yollarda var olmaya devam ediyordu. Belki de sorunun cevabı; Cibali Karakolu, kendi hikayesini taşıyan bir yerdi ve her zaman bir geçiş noktasında, bir köprüde var olacak şekilde evrilecekti.
Sonuç: Bir Yer, Bir Hikaye
Cibali Karakolu’nun önünde durduğumda, o tarihi yapının bana sunduğu duygular hiç de basit değildi. Her şey bir soru gibi başlamıştı: “Cibali Karakolu hangi ülkenin?” Ama bu soruyu sorduktan sonra fark ettim ki, bir ülkenin sınırları, tarihin içinde kaybolmuş olan o eski yerlerin anlamını kısıtlayamaz. Bir yer, sadece fiziksel değil; insanın geçmişiyle, duygularıyla ve hayal kırıklıklarıyla da şekillenir. Cibali Karakolu, bir zamanlar olduğu gibi bir yerdi, ama şimdi, her köşesi bir anıydı. Bugün bile, orada bir yerde kalbimde bir iz bırakmaya devam ediyor.