Bir hikâye anlatmak istiyorum. Öyle herkesin kahramanı olduğu değil; kendi kalbini savunan bir kızın hikâyesi… Adı Elif’ti. Herkes ona “çok harbi bir kız” derdi. Ama kimse tam olarak ne demek olduğunu bilmezdi bu sözün. Belki de “harbi kız olmak” kelimelerin sığamadığı bir yürek meselesiydi.
Harbi Kız Olmak Ne Demek?
“Harbi” kelimesi, dilimizde “dürüst, samimi, içten, neyse o olan” anlamına gelir. Ama bir kız için “harbi” olmak, sadece doğruları söylemek değil; gerektiğinde yalnız kalmayı göze almak, yeri geldiğinde sessizliğiyle bile dimdik durmaktır.
Elif de öyleydi. Kırılgandı ama bunu kimseye belli etmezdi.
Köyün meydanında bir gün biri hakkında haksız konuşulduğunda, “O burada olsa böyle demezdin,” diyebilen bir cesareti vardı. İşte o gün herkes anladı: Elif harbi bir kızdı.
Bir Kadının Gücü: Empatinin Sessiz Zaferi
Elif, babası vefat ettikten sonra köydeki tek öğretmendi. Kadınların konuşmadığı, erkeklerin karar verdiği bir yerde o, hem dinleyen hem de değiştiren biriydi. Erkekler stratejiyle düşünür, çözüm arardı; Elif ise kalplerin arasındaki köprüleri kurardı.
Bir gün köyde büyük bir anlaşmazlık çıktı. Sulama kanalı kimin arazisinden geçecekti? Erkekler toplandı, haritalar açıldı, sesler yükseldi. Ali dayı bağırıyor, Mehmet efendi elindeki sopayla toprağı gösteriyordu.
Elif sessizdi. Sonra ayağa kalktı ve sadece şunu söyledi:
“Bu su hepimizin. Eğer paylaşmayı unutursak, bereketi de unutur gider.”
Bir anda ortalık sessizleşti. Çünkü o cümle, aklın bulamadığını kalpten söylemişti.
İşte harbi kız olmak buydu. Kimi zaman savaşmadan kazanmak, kimi zaman da susarak anlatmaktı.
Harbi Olmak: Yumuşak Kalpte Sert Bir Duruş
Bir sabah Elif, sınıfına girdiğinde küçük öğrencisi Ayşe ağlıyordu. “Bana şişko dedi öğretmenim,” dedi. Elif onun yanına çöktü, “Onlar senin ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorlar, ama sen biliyorsun değil mi?” diye sordu.
O an, küçük bir kızın gözlerinden akan yaşlar yerini gülümsemeye bıraktı.
Harbi olmak, başkasını incitmeden, onunla birlikte iyileşmekti.
Elif bunu her gün yapıyordu — sözcüklerle değil, davranışlarla.
Ama harbi olmak kolay değildi. Çünkü bazen doğrular insanı yalnız bırakırdı.
Bir akşam, köydeki toplantıda kadınların da oy kullanması gerektiğini söylediğinde, sessizlik duvar gibi çökmüştü.
Bir erkek, “Kadınlar bilmez bu işleri,” dediğinde Elif, gözlerini kısarak sadece şunu söyledi:
“Bilmemek, hiç denememekten iyidir.”
O anda herkes onun gözlerindeki ateşi gördü.
İşte o an, Elif sadece “harbi bir kız” değil, “gerçek bir lider” olmuştu.
Erkeklerin Dünyasında Bir Kadın Duruşu
Erkekler genelde çözüme, plana, sonuca odaklanırdı. Kadınlarsa duyguyu, süreci, bağı önemserdi.
Elif’in en yakın arkadaşı Murat, köyün mühendisiydi. O hep “Sorunları matematik çözer,” derdi.
Elif gülerek yanıt verirdi:
“Matematik çözüm bulur, ama insanın içindekini ancak yürek anlar.”
İkisi farklıydı ama birbirini tamamlıyordu. Murat akılla, Elif duyguyla ilerliyordu.
Ve belki de bu yüzden köyün suyu da, kalpleri de bir daha hiç kurumadı.
Harbi Kızların Dünyası
Harbi kız olmak, güçlü görünmek değil; güçlü kalabilmek demektir.
Yeri geldiğinde susmayı, yeri geldiğinde haykırmayı bilmek…
Birinin düşerken elinden tutmak, ama gerekirse kendi yoluna tek başına devam etmektir.
Elif’in hikâyesi, aslında birçok kadının hikâyesiydi:
Kendisi olmanın bedelini ödeyen, ama asla yüreğini satmayan kadınların…
Gerçek Harbilik Kalpte Başlar
Harbi kız olmak ne demek biliyor musunuz?
Yalnızca “dürüst” olmak değil, korkmadan doğruyu söyleyebilmek demek.
Dünyayı değiştiremese bile, kendi küçük çevresine adalet getirebilmektir.
Harbi kızlar bazen kırılır, bazen ağlar ama asla yalan söylemez.
Çünkü bilirler: Gerçeklik, her zaman modası geçmeyen tek güçtür.
Ve sen, bu satırları okuyan… Belki sen de bir “harbi kız”sın.
Belki de hayatında bir “harbi kız” sana yol gösterdi.
Peki, sen kendi doğrularını savunurken ne kadar harbisin?